31 May 2010

Ruhum Beslendi

Bugün yüzümde ayrı bir ışık, vücudumda nefis bir enerji, sesimde de güzel bir müzik var. Haftasonu  o kadar güzeldi ki hiç bitsin istemedim. Cuma akşamı 19:00 gibi Edirne'ye varabildik. İşleri bitirip erken bir saatte İstanbul'dan kaçamadığımız için harika cuma trafiğine takıldık pek tabii. Neyse tatile gidiliyor olduğu için o harika cuma trafiği bize hiiç dokunmadı :) Cuma akşamı Sarayiçi'nde Ağa Köşkü Restaurant'ta buluştuk aileyle. Daha önce de söylediğim gibi masaya ilk gelen Trakya Serisi oldu ... Yanına da gelsin köfteler gitsin pirzolalar. Ağa Köşkü'nün yeri pek güzel. Orman içinde bir yer. Mezeler öyle pek matah değildi ama etleri pek başarılıydı. Bilginiz olsun. 2'ye kadar bol içki, bol kahkadan sonra sallana yuvarlana attık kendimizi yatağa...Cumartesi sabahı erkenden bütün aile kahvaltı masasında buluştu. Kızarmış ekmekler, tazecik köy yumurtaları, mis gibi maydonoz, yeşil mi yeşil roka, domates gibi kokan domates ve çıtır çıtır kol börekleri ile tıkabasa dolan midelerimizi ellerimiz ile destekleyerek kaldırabildik o masadan. Kahvaltı sonrası keyif kahveleri nehir kenarında, keyif kahvesi üstü keyif çayları ise çiftlikte içildi. Çiftlik nasıl güzeldi... Her yer yemyeşil olmuş. 2 tane ördek eklenmiş hayvanlar alemine. Tüm gün boyunca insanın ayaklarının çimlere değerek oturması hatta direkt çimlerin üstüne yatabilmesi ne şahane bi şeymiş öyle. Neredeyse unutmak üzereymişim bu duyguyu. İyi oldu bilgilerimizi tazeledik! Hayatımda ilk defa o filmlerde gördüğümüz çim biçme makinelerini bile kullandım. Öyle artistik bir hareket gibi durduğuna bakmayın ciddi enerji harcanan bir işmiş. İstanbul bana göre dünyanın en güzel şehirlerinden biridir. Bu güzelin kusuru da hayatın zor olması...
Neyse cumartesi tüm gün yine orman içinde kah top oynayarak, kah anneyle çay keyfi yaparak, kah bahçeden bakla toplayarak, kah kiraza dalarak geçti. Akşam yine mangal, yine Trakya Serisi... Bütün aile bir arada olunca babamın gözleri ayrı bir güzel güldü, annem şarabını bir başka kaldırdı havaya, ailenin minikleri bir ayrı sıçradı bütün gece etrafta, genç tayfa ise o açık havada, o güzel sohbetle rakıya doyamadı....
Eskiden büyük şişeleri tek başına gururla deviren babam 3 dubleden sonra "Bane yeter bu kadar" diyerek minik kalbimi olduğu yerde bi titretti. Yaşlanıyorlar farkındayım. Hayatın doğal akışının bu olduğunu, güzel bir hayat yaşadıklarını, onların için artık bu hayatteki en değerli besinin torun torba olduğunu, onların da bundan gayet memnun olduğunu pek net görsem de keşke hayatımızda bir kumandamız olsa da arada bir pause tuşuna basabilsek diye de geçirmeden edemedim ... Hep oldukları gibi neşe küpü, enerji topu şeklinde kalsınlar hayatımızda...Benim de Noel Baba'dan ve de perilerden dileğim budur!!
Biliyorum hayat bu. Biliyorum bunun da güzelliği ayrı. Biliyorum kabullenmeli. Biliyorum, biliyorum, rum, rum, rum...
Neyse ben haftasonumun özetine döneyim, yoksa zırıldayıveririm buralarda :)
Pazar sabahı bu sefer bahçede yapılan nefis kahvaltı sonrası 1 saat boyunca masadan kıpırdayacak halim yoktu. Benim standart hayatımdaki zavallı bünyem alışık değil tabii ki böyle  beslenmeye. Zavallı nasıl baş edeceğini şaşırdı o kadar yemekle! 2 gün boyunca gece 2'ye kadar içilen rakılardan da ayrı bir eforla temizleme çabasındaydı damarlardaki kanı ...
Öğleden sonra genç tayfa evinin yolunu tutmaya hazırlanırken anne-baba takımını bir telaş alıverdi. Neden mi? Çantamdan çıkanlar sanırım anlatır nedenini:
Taze sarımsak, taze soğan, maydonoz, roka, erik, kiraz ve taze nane.
Nereden mi?
Tabii ki annenin bahçesinden, en tatlısından, en ballısından....

Beslendi ruhum, fullendi enerji depom. Hazırım hamster tempoma geri dönmeye. Gardımı aldım. Hazırım. Saldırabilirsin İstanbul....

Güzel bir not: İstanbul'a dönerken yolda ablamın ısrarları ile durup katırtırnağı topladık. Bundan böyle yolda her katırtırnağı gördüğün yerde durulacak ve kocaman demetler halinde toplanacak NzN Hanım!!! Evime yaz geldi bu çiçeklerle. O kadar güzel kokuyor, insanı o kadar mutlu ediyor ki içinde kuşlar uçuşup, kelebekler kanat çırpıyor bir anda haberiniz olsun. Gördüğünüz yerde üşenmeyin. Durun ve toplayın :)

6 yorum:

Eliza Doolittle dedi ki...

Bugün yüzümde ayrı bir ışık, vücudumda nefis bir enerji, sesimde de güzel bir müzik var.

Haftaya baslangic icin ne harika bi cumle...Keyifli zamanlar icin sevindim :)

NzN dedi ki...

Eliza'cım,
Gerçekten de bu hafta bir ballı başladı:). Bu kadar koşturmacanın öncesinde öyle de güzel oldu ki sorma :)
Herkeslere tatlı tatlı bir hafta dilerim....

A-H dedi ki...

allahim allahim hangi birine ozeneyim ben simdi, pirzolalarami, erikleremi yoksa yapilan sefaya mi :)))

NzN dedi ki...

A-H'cim,
Uzaklarda olunca bu tip şeyler daha bir iç gıcıklayıcı olabiliyor, çook iyi bilirim!!
Sen gel ben seni de kapar götürürüm Edirne'ye. Bahçeden erik, kiraz, maydonoz toplar çiftlikte de rakıları açarız. Ayıp ettin :))

erkan bal dedi ki...

fena halde enerji kokteyli olmuş. umarım istanbul kolayca harcamamıştır. katır tırnağı nası bişey ola ki?

NzN dedi ki...

İbrahim Ortaç,
Hem de nasıl güzel bir kokteyl oldu anlatamam!!
Henüz İstanbul harcayamadı ama 1 haftaya bitirir muhtemelen. Sürekli fullemek adına ben de şimdiden haftasonu için plan-program halindeyim.

Katırtırnağı (bitişik yazılıyor diye biliyorum ama ayrı da olabilir) sarı, uzun boylu, mis kokulu bir çiçek. Yol kenarlarında, tarla içlerinde mutlaka denk gelmişsindir. Ben renk olarak ne kadar güzel diye bakıp, geçer giderdim ta ki ablam pazar günü "durula ve katırtırnağı toplana" diyene kadar. İnan eve her girişimde masanın üstünden öyle güzel göz kırpıyor, bi de güzel kokuyor ki serseri her hafta yollara düşelim dedirtiyor adama....

Kocaman sevgilerimlee:)