27 Eyl 2011

Kısa Kısa

Son zamanlarda pek sesim çıkmıyor. Çıkamıyor.
  • Çok heyecanlı bir sürece girdim. Kendimce mutlu mutlu yaşıyorum. Yakın gelecekte detay vereceğim. Belki 3 vakte  belki 5 vakte kadar ....
  • Geçen hafta babamı hastaneye kaldırdık. Korkuttu bizi yine. Geçen sene yaşadıklarımızdan sonra hapşursa içimiz titriyor hastaneye kaldırılınca hop! etti yürekler. Safra kesesinde ve pankreasta sorun gördüler. Pankreas korkuttu ama sonuçlar temiz çıktı. Kötünün iyisi yani. Sorun sadece safra kesesindeki iltihapmış. 2 gece hastanede kaldıktan sonra evde tedavisini devam ettirmek üzre  taburcu ettiler. Bu hafta ya da haftaya ameliyat olacak. İşte bu kısım biraz tedirgin edici ama bu koca çınar neler neler atlattı. Bu belayı da savuracaktır. Eminim
  • Hareket etmeye karar verince inanın evren de sizinle birlikte çalışmaya başlıyor ve hiç beklemediğiniz anda ve hiç beklemediğiniz şekilde istekleriniz gerçekleşiyor. Yeter ki yaptığımız işe %100'ümüzü verelim. İnanalım. Mutluyum gelişmelerden. Daha da önemlisi huzurluyum...
  • İşte de güzel gelişmeler oluyor. Beni istediğim hayata itmeye başladı sanki birileri. Aynı temponun devamını diliyorum. Yetkililere duyurulur.
  • Meleklere danışmak diye bir şey var bilen bilir. Hayatımda ilk defa 3 hafta önce  bunu denedim. Öyle zor ve neredeyse imkansız ( o an için) bir şekilde bana mesaj vermelerini istedim ki olursa şaşıp kalayım istedim. Şaştım kaldım!!
  • Abimin kızına  ev tuttuk. Geçtiğimiz 2 hafta boyunca bunun koşturmacası yettti de arttı bile. Dün evlerine yerleştirdik. Kapılarını kapattık ve ev arkadaşıyla birlikte orada bıraktık kuzuları. Görsünler bakalım ev idare etmek nasıl bi şeymiş. Bizim leylanın dünyadan pek bi haberi yok. Eşekten düşmüş karpuz gibi olacak. Ohh olsun! Görsün. Bilsin. Öğrensin.
  • Kocam yine  seyahate çıkıyor. Neredeyse ay sonuna kadar yok. Evli bekarlardanım ben :)
  • Son zamanlarda neredeyse hiç kitap okumuyorum.Okuyamıyorum. Okumak istemiyorum. Değiştirmeli bunu.

19 Eyl 2011

...

Er kişinin ya yaşlısı ya da yavşağı hatun kısmına yol ve de yer verir oldu....
Aahh ahh nerdee o annemden dinlediğim eskiler...

p.s. söz meclisten dışarı...

16 Eyl 2011

Taksici Afra Tafrasını Ben de Yapabilmek İstiyorum

Uzun zamandır taksiciler ile ilgili bir şeyler yazmamışım onu farkettim. Artık genelde arabayla hareket ediyorum da ondan. Araba kullanmaya bayıldığımdan değil, mecburiyetten. Arabasız olduğum zamanlarda da dolmuş, vapur falan kullanmaya çalışıyorum ki işim düşmesin bu sarılı canavarlara (söz meclisten dışarı!).
Dün akşam Fashion's Nite Out sebebiyle Nişantaşı'ndaydım efendim. O kalabalıkta oraya arabayla gitmek demek delirmişsiniz demek bana göre. Gitmeyi başarsan bile araban kendiliğinden katlanan ve çantana sığan modelden değilse koyacak yer bulamazsın. Elinde patlar!
Arabayı ofiste bıraktım ve taksi ile gittim. Bindiğim yerde deli gibi trafik olmadığı için taksici efendi pek caz cuz etmeden kabul etti beni arabasına. En başta bilseydi nasıl bir trafik onu bekliyor zinhar almazdı beni arabasına. Koskoca taksici abi o trafikte neden sıkışıp kalsın ki? Böyle dertler biz fanilerin ve eziklerin işi. Onların canı isterse o trafiğe girip, farklı bir İstanbul deneyimi yaşamak o zaman alırlar sizi arabalarına.
Ortaköy-Beşiktaş arasında hiç kapatmadıysa en az 8 defa kontak kapatmıştır. Hepsi değilse bile 7 tanesi de gereksiz ve hava atmak içindi. Her kapatışında offff sesleri daha da bi yüksek çıkmaya başladı. 8.'den sonra da ağzının içinde bi şeyler gevelemeye başladı. Farkındayım trafiğe sövüyor, "açılmaz bu trafik bıdı da hıdı" gibi bir şeyler çeviriyor ağzında ama net bir şekilde çıkartmıyor o kelimeleri ağzından bile isteye. Ben de aldım elime telefonu sıradan herkeesi aramaya başladım ki bu gıcığın sesini duymayayım. Ben konuştukça aynadan beni kesiyor farkındayım. Hani bir boşluk yakalasa da rahat rahat söylense, ben de pişman olsam o adamcağızı o trafiğe soktuğuma. O değerli canını sıktığım için içim içimi yese. Pışıııkk. Yok cicim öyle şeyler. O söylenmeye, ben laflamaya devam ettik bir süre.
Kurtlu ya dayanamadı ve en sonunda ses tonunu yükselterek söylenmeye başladı. Bu sefer duydum ve anladım ne dediğini "Yok bu trafik açılacak gibi değil". Bu sefer de ben anlamamazlıktan geldim ve yaklaşık 7 defa tekrarlattım aynı cümleyi. Oh olsun hiiç pişman değilim. Yine olsun yine yaparım. Artık aramızdaki elektrik neredeyse dokunsan hissedilecek düzeye gelince "Anlamıyorum beyefendi ne dediğinizi. Benimle mi kendi kendinize mi konuşuyorsunuz nedir sorun?" dedim de döküldü. Trafikte aman da yaman da , öylede böylede de de de.... "İnip yürümemi mi istersiniz napalım?" dedim ses yok. Terbiyesize bak yaa. Ben bilirim o sessizliğin ne anlama geldiğini ama o trafikte hayatta da indirmem o sıcak totomu o arabadan. Nerede bulurum ben bi daha taksi. Herkes yollarda taksi arıyordu o saatlerde.
5-10dk sonra bizimkinin sesinde bir anda çiçekler açtı. Kendine güveni geldi. Kibarlaştı. Ben bir anda hanımefendi oldum. O homurdanmalar bitti gitti ve sevimli bir tonda "Hanımefendi sizi öndeki taksiye yönlendirsem olur mu acaba? Benim yeşilköy'de bir müşteriye yetişmem lazım, çok geç kalacağım. Bu trafikte açılacak gibi değil". "Ne biliyorsunuz o taksinin beni kabul edeceğini? Sizler öyle herkesi almazsınız arabalarınıza. Hadi aldın diyelim gitmek istediğim yere gitmezse ne olacak?" "Yok hanımefendi ben işaret ettim. Tamam dedi" dedi ve ben o anda indim ve öndeki taksiye atladım. Ohh sefam olsun iyi ki de geçmişim o taksiye o ne cici bir adamdı öyle. Efendi mi efendi, güleryüzlü mü güleryüzlüüü ve az konuşan bir taksi şoförü bulmak ne kıymetli bir şey memleketimde....
Taksi değiştirir değiştirmez de gittim facebook'a şunu yazdım:
Bu taksici milletinin müşteriye yaptığı afra tafranın %20sini biz müşterilerimize yapabilsek ne sinir kalırdı ne de stres.
Yanlış mı ??

15 Eyl 2011

İstanbul'un Siluetini de Değiştirdiler ya Helal Olsun!

Sorarım size a dostlar bu olacak iş midir?? Bakanlığın durdurun kararına rağmen bu binalar nasıl yükselmeye devam edebilmişler???
Nasıl bir düzendir bu ve kimler neye güvenerek bu kadar rahat top koşturuyorlar bu meydanlarda?

Sana bana koskoca bakanlık gelse dese ki "Dur!" devam eder misin? Edebilir misin? Benim devam etme cesaretini alabileceğim tanıdıklarım olmadığı için oturduğum yerden küfrede küfrede dururum. Durmasam da bir güzel durduran olur zaten. Eminim. Bu memlekette şaşırmayı bıraktım ben. Aklımın hayalimin almadığı bir çok şey çok kolaylıkla olabiliyor. Bazıları için yani...
Fakat bu kadarı bende kızgınlıktan, şaşkınlıktan çok üzüntüye sebep alıyor.
Yazık ki ne yazık!!
Ne şimdi o arkadan yükselen binaların manası???  Hayalet gibi durmuyorlar mı allesen?   
Bizler Casper'dan başka hayaleti sevmedik. Sevmeyeceğiz de!!!


Haber için tık tık

Türk Gençten Özgürlük İşareti

Danimarka’da bugün düzenlenecek genel seçimler öncesinde, aşırı sağcı Danimarka Halk Partisi’nin  mitinginde bir Türk’ün yaptığı el hareketi Danimarka halkını pek meraklandırmış dostlar.

 Fatih Şen Türk asıllı Danimarka vatandaşı bir gencimiz. Göçmen karşıtı parti başkanı Pia Kjaersgaard’ın düzenlediği mitinge katılmış ve fotoğraf çekmek için başkanın yanına gitmiş. Ciddi ciddi durup, bir güzel de poz vermiş. Pozunu da kendince "anlamlı" bir hareketle süslemiş. Biz Türkler pek meraklıyızdır fotoğraf çektirirken fark yaratmaya :)

Hareketin ne olduğu sorulduğunda ise ‘özgürlük işareti’ demiş gencimiz.

                                        Buyrun fotoğrafın kendisi de burada:

 

 

  haber için: tık tık


13 Eyl 2011

Rondo Almam Lazım. Marka Tavsiyesi Olan??

Evleneli 6 ay oldu. Evet evet dün tam da 6. ayımızı doldurduk. Yarım yıllık evli bir hatunum yani ve hala evimde rondom yok. Yemek yapmayı severim ve hatta kocam da pek sever (uzun zamandır yapmasa da sever yani). İşin en tatsız kısmı ise soğan doğrama kısmıdır. Geri kalan bölümlerden hiiiç ama hiç bir şikayetim yok inanın. Seve seve, güle oynaya yemek yapabilirim (canım istediği ve yorgun olmadığım zamanlarda tabii ki!).

Artık rondomuzu alma vakti geldi. Aslında çoktaan geçti bile. Hem Tefal hem de Darty'den hediye kartlarımız var. Bunlardan birinden almam gerekiyor. Fakat hangi markayı almam gerektiği konusunda kararsızım.
Daha önce Tefal'in eski bir modelini kullanmıştım ve hiç memnun kalmamıştım. Soğanın yarısını  püre haline getirirken diğer yarısını kocaman parçalar halinde bırakıyordu. Sonuç iri taneli soğuk soğan çorbası gibi oluyordu. Aynısını yaşamak istemiyorum. Eşit parçalar halinde ve ideal boyutlarda doğranmış soğanlarım olsun istiyorum. 
Var mıdır  rondosundan çok memnun olan? Marka tavsiyesinde bulunabilir misiniz acaba??



8 Eyl 2011

Harekete Geçiyorum

Buradan da ilan edeyim de sorumluluk hissedeyim.
Yeni bir oluşum için hazırlıklar içindeyim. Çalışmaya başladım. Dün akşam uzun zamandır görmediğim bir arkadaşım ile yemek yedim ve kafamdakileri herkese anlattığım gibi ona da anlattım. "Ben de geçtim bu dönemlerden. Aynılarını hissettim ve o kadar çok arkadaşım bunları yaşadı ki. Sanki yıllar önce konuşan ben ve yine yıllar önce konuşan arkadaşlarım oturuyor karşımda" dedi bana. Önceki post'a da benzer yorumlar gelmişti.
Yalnız olmadığımı zaten biliyordum, iyice emin oldum. Dünkü  benzer hikayelerin sonu da eski türk filmleri gibi hep mutlu bitti. Sevindim. Heyecenlandım. En önemlisi yeniden umutlandım. Bugün oturdum ve üstüne çalışmaya başladım bile. Süreci hızlandırmam lazım. Zaten öyle hemencecik olabilecek birşey değil. Dolayısı ile biran önce başlamam lazım. Hatta BAŞ-LA-DIM!!
Sizler de beni sorgulayınız lütfen konuyla ilgili. Dürtünüz. Gaza getiriniz:)

7 Eyl 2011

Cinnetin Eşiğindeyim! Her An Her Şey Olabilir.

Sabrım tükenmek üzere. Belki de tükendi de farkında değilim, farketmek istemiyorum. Şu andaki işimi gücümü bırakmak ve yapmak istediklerime odaklanmak ve ruhumu huzurla doldurmak, kafamdaki milyon tane soru işaretini de tek kalemde silip atmak istiyorum. Etrafımdaki insanlar ne istiyorsam onu yapmam konusunda gaz vermeye devam ediyorlar. Onlara göre beklemenin anlamı yok. Bana göre ise bazı şeyleri şekillendirmeden elimdekini bırakmak manasız.
Bir yerlerde cesaretimi mi kaybettim ben?
Fazla garantici mi davranıyorum?
Diğer ipi tutmadan sıkı sıkıya tutunduğum ama ellerimi kanatan ipi bırakmak istemiyorum. Aslında şu anda düşsem bile altımda minderler var hiiç bi şeycikler olmaz. Accık moralim bozulur belki ama kırık çıkıksız atlatırım yani. Diğer ipi hiiç tutamazsam da gider kendime yeni bir ip bulurum. O da olur.
Bunları böyle düşününce ve dillendirince kolay gibi geliyor ama yine de elimde somut bir şeyler olmadan da cesaret edemiyorum işte...
Basitleşmek istiyorum. Bunu seçiyorum ve tercih ediyorum ama içimdeki korkuları da tam olarak atamadığım için o tarafa doğru yönlenemiyorum. Modern dünyanın yoldan sapmış insanlarının genel huzursuzluğundan başka bir şey değil bu bence. Bu yanlış düzen sadece bana değil, biliyorum ki bir çok insanın içine zehir atıyor. Kimimiz farkındayız. Kimimiz huzursuzluğu ve mutsuzluğu yaşıyoruz ama "düzen bu. halime şükredeyim" diyerek sorgulamadan devam ediyoruz. Mutsuz yaşayıp, mutsuz ölüyoruz. Kimimiz de benim gibi içi içini kemirir halde, ne orada ne de burada olamadan arafta geçiriyor günlerini. Kimimiz o  kadar şanslı ki farkına varıyor ve aksiyon alarak, arkasına bile bakmadan bırakıyor bu hayatı ve yeni, istediği hayata koşuyor. İşte bu son gruba hayranım arkadaş ben. O cesarete ya da o kararlılığa ihtiyacım var benim...

Bu korkular beni tüketecek sanırım. Yakın zamanda hepsinden arınmalı ve korkusuzca bakmalıyım önüme ki istediğim yere gidebileyim. Bunu da gayet net farkında olmama rağmen neden yapamıyorum?

Size de oluyor mu böyle?
Korkularınızdan sıyrılıp da gerçekten ama tüm benliğinizle istediğiniz ve seçtiğiniz şeyi gerçekleştirmek için adım atamadığınız oluyor mu? Tırsak tırsak köşeye siniyor musunuz? Kurduğunuz ve gerçekleşme ihtimali yüksek olan hayallerinize koşmanızı engelleyen yılanlar çörekleniyorlar mı ortaya? Ne yaşamak istemediğinizi çok net biliyor ve görüyorken bunu değiştirmekten alı koyuyor mu sizleri de içinizdeki soru işaretleri??
Birilerinin  daha benim gibi olduğunu duymaya ve hatta benim bulunduğum, kayboldugum yerlerden yolunu bulup çıkmış olanları dinlemeye ihtiyacım var belki de...