16 Eyl 2011

Taksici Afra Tafrasını Ben de Yapabilmek İstiyorum

Uzun zamandır taksiciler ile ilgili bir şeyler yazmamışım onu farkettim. Artık genelde arabayla hareket ediyorum da ondan. Araba kullanmaya bayıldığımdan değil, mecburiyetten. Arabasız olduğum zamanlarda da dolmuş, vapur falan kullanmaya çalışıyorum ki işim düşmesin bu sarılı canavarlara (söz meclisten dışarı!).
Dün akşam Fashion's Nite Out sebebiyle Nişantaşı'ndaydım efendim. O kalabalıkta oraya arabayla gitmek demek delirmişsiniz demek bana göre. Gitmeyi başarsan bile araban kendiliğinden katlanan ve çantana sığan modelden değilse koyacak yer bulamazsın. Elinde patlar!
Arabayı ofiste bıraktım ve taksi ile gittim. Bindiğim yerde deli gibi trafik olmadığı için taksici efendi pek caz cuz etmeden kabul etti beni arabasına. En başta bilseydi nasıl bir trafik onu bekliyor zinhar almazdı beni arabasına. Koskoca taksici abi o trafikte neden sıkışıp kalsın ki? Böyle dertler biz fanilerin ve eziklerin işi. Onların canı isterse o trafiğe girip, farklı bir İstanbul deneyimi yaşamak o zaman alırlar sizi arabalarına.
Ortaköy-Beşiktaş arasında hiç kapatmadıysa en az 8 defa kontak kapatmıştır. Hepsi değilse bile 7 tanesi de gereksiz ve hava atmak içindi. Her kapatışında offff sesleri daha da bi yüksek çıkmaya başladı. 8.'den sonra da ağzının içinde bi şeyler gevelemeye başladı. Farkındayım trafiğe sövüyor, "açılmaz bu trafik bıdı da hıdı" gibi bir şeyler çeviriyor ağzında ama net bir şekilde çıkartmıyor o kelimeleri ağzından bile isteye. Ben de aldım elime telefonu sıradan herkeesi aramaya başladım ki bu gıcığın sesini duymayayım. Ben konuştukça aynadan beni kesiyor farkındayım. Hani bir boşluk yakalasa da rahat rahat söylense, ben de pişman olsam o adamcağızı o trafiğe soktuğuma. O değerli canını sıktığım için içim içimi yese. Pışıııkk. Yok cicim öyle şeyler. O söylenmeye, ben laflamaya devam ettik bir süre.
Kurtlu ya dayanamadı ve en sonunda ses tonunu yükselterek söylenmeye başladı. Bu sefer duydum ve anladım ne dediğini "Yok bu trafik açılacak gibi değil". Bu sefer de ben anlamamazlıktan geldim ve yaklaşık 7 defa tekrarlattım aynı cümleyi. Oh olsun hiiç pişman değilim. Yine olsun yine yaparım. Artık aramızdaki elektrik neredeyse dokunsan hissedilecek düzeye gelince "Anlamıyorum beyefendi ne dediğinizi. Benimle mi kendi kendinize mi konuşuyorsunuz nedir sorun?" dedim de döküldü. Trafikte aman da yaman da , öylede böylede de de de.... "İnip yürümemi mi istersiniz napalım?" dedim ses yok. Terbiyesize bak yaa. Ben bilirim o sessizliğin ne anlama geldiğini ama o trafikte hayatta da indirmem o sıcak totomu o arabadan. Nerede bulurum ben bi daha taksi. Herkes yollarda taksi arıyordu o saatlerde.
5-10dk sonra bizimkinin sesinde bir anda çiçekler açtı. Kendine güveni geldi. Kibarlaştı. Ben bir anda hanımefendi oldum. O homurdanmalar bitti gitti ve sevimli bir tonda "Hanımefendi sizi öndeki taksiye yönlendirsem olur mu acaba? Benim yeşilköy'de bir müşteriye yetişmem lazım, çok geç kalacağım. Bu trafikte açılacak gibi değil". "Ne biliyorsunuz o taksinin beni kabul edeceğini? Sizler öyle herkesi almazsınız arabalarınıza. Hadi aldın diyelim gitmek istediğim yere gitmezse ne olacak?" "Yok hanımefendi ben işaret ettim. Tamam dedi" dedi ve ben o anda indim ve öndeki taksiye atladım. Ohh sefam olsun iyi ki de geçmişim o taksiye o ne cici bir adamdı öyle. Efendi mi efendi, güleryüzlü mü güleryüzlüüü ve az konuşan bir taksi şoförü bulmak ne kıymetli bir şey memleketimde....
Taksi değiştirir değiştirmez de gittim facebook'a şunu yazdım:
Bu taksici milletinin müşteriye yaptığı afra tafranın %20sini biz müşterilerimize yapabilsek ne sinir kalırdı ne de stres.
Yanlış mı ??

Hiç yorum yok: