17 Eki 2010

Çelişkiler Kraliçesi

Aklım karışık. Kendime karşı bir savaş açmış gibiyim. Çelişkiler Kraliçesi ilan edilebilirim bu haftalığına...
Kararlar almaya, bazı şeylerin tanımını bulmaya çalışıyorum bu aralar. Aslında inandığım değerlere göre bu kadar kurcalamam gereken bir şey yok ortada. Sadece gönlümü dinlemem, kalbim ne diyorsa onu yapmam lazım diyorum kendi kendime. Tam inandırmak üzereyken zihnim çat! diye bir şeyler atıveriyor ortaya. Ne kadar uğraşsam nafile. Oda cezası falan verip de uzaklaştıramıyorsun ki meleti! Kalbim bir laf ediyor, zihnim 18 araba laf ile kafa tutuyor. 1 düşünce yetiyor allta yatanları tetiklemeye. O 1 düşünceden nerelere vardığıma kendim bile şaşıyorum. Nasıl beceriyor bu beyin denen organ bu hızda bu derece çetrefilli çalışmayı ?
Her boşlukta bir şeyler fırlayıveriyor zihnimin derinliklerinden. Eziliyorum ara ara . Nefesim kesiliyor. Saçma ama gözlerimin dolduğu bile oluyor. O kadar basit şeyleri nasıl da bu kadar karmaşık hale getiriyor! Kalbim "Boş bunlar. Sen biliyorsun aslında" diyor ama dinleyen kiiim!!
Kalbinin sesini dinle klişesine inanırım. Fakat koyu müslüman olup da domuz etini yemekte beis görmeyen biri gibiyim bu aralar. Kalbimi dinlemem gerektiğine inanırken zihnim ve egom ele geçiriyor beni.

Kalbinin dediği ile zihninin dediği, hatta dedikleri birbirini tutmuyorsa eğer ve senin canın domuz da istiyorsa aradabir ne yapmalısın?? Deli gibi domuz yemene rağmen hala müslümanım diyebilir misin?

Ben bunu araştırıyorum bu aralar. Fazla düşünmekten beynim, ileri derecede hissetmekten de gönlüm yorgun.

**hemen aşk-meşk işleri ile ilintilendirmeyin lütfen. mevzu daha derin... yarına bi şeyciim kalmaz canlar cinler. güle oynaya geri gelirim inşallahh



20 yorum:

Hilal dedi ki...

Bu yaşıma kadar bi kere olsun mantığımın sesini dinleyemedim. Belki konudan konuya değişir ama mantık bu kadar devreye giriyorsa onu dinlemek gerek belki. Ben bugüne kadar hiç ona kulak asmadığım için şimdi pişmanlıkla özeniyorum ona. Kalbimin dedikleri 1 ya da 2 kazandırdı bana ama 5-10 kere kaybetttirdi.

NzN dedi ki...

ah hilal'cim tam da benim takıldığım noktayı sen dillendirmişsin;
bu kadar devreye giriyorsa eğer ciddiye mi alınmalı?! bilemiyorum, bakınıyorum...

Hilal dedi ki...

Genelde ciddiye almadıysanız bu sefer alın derim :) Böyle geldi içimden nedense ama yine de en doğrusunu insan kendi bilir. Ya da düşündüğünüz her neyse bikaç gün tamamen unutun, sonra tekrar düşünün. Sınavlarda üzerinde çok düşünüp bunaldığım ve yapamadığım soruyu atlardım, 5 dakika sonra baktığımda cevap aslında kabak gibi sırıtırdı :))) nasıl bir benzetme yaptım ama

NzN dedi ki...

aslında o kadar doğru bir benzetme ki! gel gör ki o kadar kolay değil. bi becerebilsem içerdekileri susturmayı...

Hilal dedi ki...

Evet maalesef işin en civcivli kısmı orası. İçimizdekileri kolayca susturup bikaç günde olsa unutmak. Umarım sizin için en doğru olan kararı verirsiniz. hayat gamsız olanlara güzel, bende çok isterdim öyle olmayı :))

A-H dedi ki...

cicim alisik degiliz senin bu hallerine, eski haline don biran once :) sen sakrakligina alismisiz biz senin ;)

zoitsa dedi ki...

çözersin sen bunu..biliyorum ben..

sine'mden dedi ki...

iç ses bu kadar zorladıysa seni ya onu dinle ya da bir an önce yanlış da olsa kararını ver yoksa resmen kafanı kemiriyor bu yahu senin...

kutupayusu dedi ki...

erkeklerinde bu kadar kafaları çetrefillimi bilmiyorum ama biz kadınlar kafada binbir kadınla yaşıyoruz hepside bize ait ve devamlı bi çatışma ... bi kargaşa... galiba kalbimle beynim arasında bir vavien var kalpten düğmeyi kapasam kafadan açılıyo ... beynimden kapasam kalbimden açılıyo ...bilemiyorum ben kalbini dinleyenlerdenim galiba... umarım yakın zamanda bişeylere karar verirsin .... insan kendine yardımcı olamazken şimdi sana ne desem boş gibi geldi ...

Demet dedi ki...

NzN, kalbinin de aklinin da sesini dinleme derim ben. Aklina o dusunce dustugunde baska bir sey yap, zihnini baska bir yone yonlendir, ama o celiskiler dugmesine basma bence.

oz dedi ki...

Günayaydın, öncelikle yaptığın açıklama için teşekkür ederim, her açıklaman, sis perdesini biraz daha aralıyor. Umduğunu bulmanı dilerim. Fark konusu ile ilgili olarak yapmış olduğun, kum torbası benzetmesi benim fazlasıyla yeterli, seni bu konuda anladığımdan emin olabilirsin.

Olağan kalp-zihin çatışması ile ilgili olarak, izninle bir iki şey söylemek istiyorum. Nihal hanımın vermiş olduğu sınav örneği, gerçekten hoş bir benzetme. Ben kendi adıma kalp-zihin çatışmasında, kalp ya da zihin diye kesin bir ayrım yapılabilir mi, yapılabilirse de bunun yolu yordamı şekli şemali nasıldır, açıkcası bilmiyorum. O tür durumlarda bir karar veririm sadece, o kararı, kalbimle mi yoksa zihnimle mi verdim diye düşünmem. Önemli olan o kararın bana ait olmasıdır. Gerisinin teferruat olduğuna inanırım. Sonuçta kalbimin de, zihnimin de sahibi benim, kalp ya da zihin diye bir şey yoktur, 'ben' diye bir şey vardır. Sana bu satırları yazdıran nedeni bilmiyorum, özelini haklı olarak saklı tutuyor, genel ifadeler kullanıyorsun. Oysa her özel, kendine özgü koşullar ve ayrıntılar barındırır içinde, bu yüzden, takdir edersin ki, net ve kesin cümleler kurmak çok zor hale geliyor. Üstüne basarak iki defa üst üste ifade ettiğin için söylüyorum; bir müslümanın domuz eti yemek istemesi ile ilgili vermiş olduğun örnek için de bir şeyler söylemek isterdim ama, bir iki cümlelik bir açıklama, beraberinde yanlış anlamalar getirir diye korkuyorum açıkcası.

Ben yazmaya devam etmeni isterdim, ama kayıtsız şartsız bir gerçek var ki, karar sana ait! Saygılarımla...

oz dedi ki...

Yine unutmadan sorayım, yukarıda yani yazının da yukarısında ne yazıyor? Sorumdan anlaşılacağı gibi, ingilizcem, what is your name, my name is..... düzeyindedir :) Translate zaten hepten düğüm ediyor insanı. Niye soruyorsun diye soruyorsan eğer, 'anlamamayı' hiç sevmem, o yüzden, Saygılarımla...

NzN dedi ki...

A-H'cim,
en kısa zamanda şakıyarak döneyeceğim, bekleyin cicim...


zoitsa,
çözeceğim, çözeceğim de birazcık zaman lazım sanırım...

sine'mden,
ne de güzel demişsin. kemiriyor resmen ama olsun kemirsin bakalım. nereye kadar kemirecek ki? kabulleniş halindeyim bu aralar. her gelen duyguyu inceliyorum. hiçbirini reddetmiyor, buyur ediyorum. eninde sonunda neyin ne olduğu ortaya çıkacak.

kutup'cum,
erkek beyni ve ruhu farklı bir enerji olduğu için zaten iki cinsin birbirini tam manada anlayabileceğine de pek inanmıyorum ben. burada da kabulleniş giriyor devreye. bu kabullenme halini genel olarak bir oturtabilsek zaten daha kolay hale gelecek bu fiziksel dünya bizler için. yani sanırım...
ben önce kendimi kabul edebileyim de sonra devamına bakarım diyorum :))

adımadsız,
ben de kalp, zihin ve ruhu(özü) birbirinden ayırmam ama ayırırım da! nasıl ki her insanın farklı farklı renkleri, dönemleri ve değişik karakterleri varsa içinde bunların hepsinin de geldiği farklı bir ben var içerlerde bir yerlerde. dolayısı ile özünün istediği, ihtiyaç duyduğu şeyi halı altına süpüremezsin. süpürmemelisin de. aynı şekilde zihnini de süpüremiyorsun bi yerlere. çoğu zaman pek gerekli oluyor.
benim aradığım ikisinin de ortak bir paydada buluşması. birinin dediğini yaptığım zaman içimde garip bir suçluluk duygusunun uyanmaması.
fakat şu anda "ütopik" dünyama da henüz ulaşabilmiş olmadığımdan zihnim ve egom ortalarda dolanıyor. ruhumu ikna etmeye çabalıyor. ruhumun istediği başka. o hissetmek istiyor. dolayısı ile sadece duydukları, okudukları yeterli olmuyor kabullenmeye.
ben de hissetsin istiyorum. gönlüm rahat olsun ama zihnim de tatava yapmasın istiyorum. çelişkim bundandır bu aralar...
kendi içimde bile cevaplarını bulamadığım için böyle karmakarışık yazmış olabilirim ama durum budur şimdilik!
yukarıda ingilizce dediğin tam olarak neresi? blogun başlığındakini mi diyorsun?

hepinize kocaman kocaman sevgiler. kocaman da teşekkürler gönderiyorum buralardan güzel yorumlar ve destekler için :)

NzN dedi ki...

Demet,
şu anda yapmaya çalıştığım şey tam olarak o. hemen kendimi oyalamak sureti ile uzaklaştırıyorum. zamana bırakarak çözümün bana gelmesini bekliyorum. ben evrene mesajı verdim. artık sıra onda! :)
ara ara kendimi yine dalmış gitmiş bir halde de bulmuyorum değil tabii....

oz dedi ki...

Seni bir süre med-cezir'lerinle başbaşa bırakmak en iyisi sanırım :) Don't ile başlayıp, ın every ile devam eden ve now ile biten, dediğim gibi, anlamayı tercih ederim :) Saygılarımla...

NzN dedi ki...

adım adsız,
çevirisi;
Her yaşamda bazı dertler vardır
Ve endişelendiğinde bunu ikiye katlarsın
Üzülme mutlu ol

Paran olmayabilir tarzın olmayabilir
Seni güldürecek bir sevgilin olmayabilir
Ama üzülme mutlu ol

Çünkü üzüldüğünde yüzün düşüyor
Ve buda herkesin neşesini kaçırıyor
Bu yüzden üzülme mutlu ol

med-cezirlerimle yüzleşip geleceğim:))

oz dedi ki...

İyi ki sormuşum, anlamak güzel şey :) görüşmek dileğiyle...

NzN dedi ki...

bak mutlu oldum şimdi :)

sevgiler...

Nihan dedi ki...

artık ben çare bulamayınca saldım çayıra:))
umarım en kısa zamanda cıvıl cıvıl olursun.kısa zamanda toparlarsın.seni bu alemde çok seven var..

NzN dedi ki...

Nihan'cım,
ben de bunu bi becerebilsem... ama ciddi anlamda üstüne çalışıyorum.
ben de herkesi kocaman seviyorum.
seni de kocaman öpüyorumm