10 Kas 2009

Gezelim&Görelim.Amasra'ya Gidelim


Haftasonu Amasra,Zonguldak gezdik durduk.Aslında gezmekten çok yedik ve yedik ve yedik daha doğru olacak sanırım.
Pek sevdiğimiz arkadaşlarımızdan biri Ağustos ayında süpper bir gol ile Zonguldak’a atanınca bizde ekip olarak uzunca bir zamandır plan program halindeydik.Gidelim,görelim,hem gezelim hem yiyelim.
Hepsini yaptık maşallah!! Hem de fazla fazla.Rejimde olan arkadaşlar pazar günü dönüş yolunda “ah ahhh gitti verdiğim kilolar, uleyn kaç aydır da canım neler istemesine rağmen yemiyordum.Yemeyecektim o 2 barbunu, hem de kızartma” diye diye kah sayıkladılar kah “ amaaann arada bir olur böyle şeyler. Nasılsa telafi ederim” diyerek dönüş yolumuzun neşesi oldular.

Amasra’ya ikinci gidişim.Yine pek güzeldi.Daha önce gittiğimde hava buz gibiydi ve ben “süper yaz insanı” tabiki donmuştum.Bu kadar üşümekten de pek bi halt anlayamadan bolcana yiyerekten tıpış tıpış geri gelmiştim.Bu sefer öyle olmadı ama.Hava bize öyle sağlam bir kıyak yaptı ki sormayın!Hava ballı kaymak gibiydi.Biz de sonuna kadar tadını çıkarttık.Oturup da uzun uzun Amasra’da o var, bu var haa bir de şu var diye anlatmak niyetinde değilim. Fakat bir haftasonu gidilip görülesi yerlerden biri.Hele bir de sonbaharda giderseniz renkler muhteşem! Zaten güzel olan manzaralar rengarenk olunca daha da bi bakılası oluyor.

İstanbul’dan akşamüstü 5’de hareket edip köprüyü geçmemiz 7’yi bulunca bi ara “kalsak mı buralarda acaba”, “zaten baksana biz kaç kişiyiz, hepimiz birden gideceğimize O gelsin” ler dökülür gibi oldu ammaa ekip süper motive.Değil iki saat 5 saat sürse köprüyü geçmek kimse vazgeçmez.Sonuç olarak Cuma gecesi 01:00’de varan ekip kısa bir dedikodu faslının ardından direkt odalara gidip sızdı ve ertesi güne bomba gibi başladı.

İyiki de gitmişiz ohh sefamız olsun. Herkeslere de böyle neşe küpü insanlarla bol kahkahalı günler nasip olsun diyorum.Bak şimdi böyle nasip masip derken aklıma geliverdi.Dönüş yolunda pazar akşamı Berceste’de durmadan olmaz dedik ve akşam yemeği molasını orada verdik.Yemekler yendi,çaylar&sigaralar içildi,Abaza peyniri ve sucuklar alındı ve ödeme için kasaya gidildi.Amanın oda ne !
!Ben Türkiye’de değil miydim?Eveeet Türkiye’deyim.Ee o zaman bunlar nereden ışınlanmış bu memlekete.?!?

Kasada vücudumdaki kan dolaşımını engelleyen ve bizi dönüş yolunda hararetli tartışmalara iten bir kadın ve muhtemelen 2 yaşlarındaki oğlu ödeme için bekliyorlar.Buraya kadar hikaye normal.Kadını tarif etmek için 1 kelime yeterli;karafatma.2 yaşındaki oğlunu tarif ediyorum; minicik boyuyla yeni yeni yürümeye başlayan tazecik bir beyin, altında krem rengi, ağı yerlere kadar gelen bir şalvar,üstünde de yine o tarza uygun bir gömlek(neyse artık o tarz! Ben adını bile bilmiyorum).Bu kadarı yetmezmiş gibi kafasında da şapka kılıklı bir takke.
Kardeşim senin bu çocuğun annesi olman daha konuşmayı bile tam öğrenememişken ona bambaşka bir dünyaya ait bir düşünce sistemini empoze etme hakkını veriyor mu?Malesef o “anne” kendinde bu hakkı kesinlikle görüyor.Hatta en doğrusunu o yapıyor.

Kasada olay çıkmasın diye kasadan uzaklaşmasını bekledim ki gidip sorayım “Pardon siz bu dinin hangi semtindensiniz?”.Zira eminim orada bulunan yaklaşık 200 kadar insana dinini sorsanız %90’ı müslümanım der ama ben oradaki müslümanların hiç birinde böyle bir kılık kıyafet görmedim.

Kasada arkasında oldugum için ben ödemeyi yapıp çıkana kadar kadın gitmişti.Uzaklarda bir yerlerde sadece hangi “semtten” geldiğini hala çözemediğim bir grup karartıyı son model bir minibüse binerken gördüm ve bakakaldım...

4 yorum:

ipex dedi ki...

ooh ne güzel gezmişsiniz :) bizim de memleket gezi listemizin en başlarında Amasra! ama benim anneannem Zonguldak'ta olduğu için oraları iyi bilirim :)

o karaltılara hapsolmak ne kötü değil mi nzn? isteyerek mi o karadeliğe düşmüş acaba o anne? yoksa onun da kapkara bir kafası olan bir babası, bir kocası var? erkek egemen kültürde var mı seçme şansı o annenin? belki de kendi tercihidir tabi kim bilir? bir de ben bu karartıların çingene pembesi olanlarını görmüştüm de dumur olmuştum! yani güya dikkat çekmemek için giymiyo musun sen o şeyi? e çingene pembesi nasıl bi renktir??? çelişkiler ülkesiyiz...

NzN dedi ki...

Zonguldak ne kadar gri bir şehirmiş öyle!!Yazık oralarda yaşayanlara, bu nasıl bir kömür tüketimidir inanamadım.

O kapkara beyinler inanılmaz.O "anne" kılıklı şahsiyet 2 yaşındaki oğlunun o kıyafetler içine girmesine kendi rızasıyla olmasa bile karşı durmuyorsa ben bunu da kabullenemiyorum.Ama sen de haklısın tabi çoğu kadının böyle bir hakkı olmuyor dinin bu "semt"lerinde.

Çingene pembesi konusuna gelince: kesin araptır onlar :))Fas'ta da bütün kapalı kadınlar renkler içinde yürüyor mesela...

AnaT dedi ki...

O fotograflarda telif hakki var alo :)

Blogundaki butun yazilari okudum, okumasi gayet keyifli, yenisini yazsa da okusam diyorum hatta bu ara :)

Ve ilk fonun o kadar iyi degildi ama simdiki halini cok begendim. Eminim zamanla daha da gelistireceksin blogunu ;)

NzN dedi ki...

ajajaja hakkatten ha sana telif vermeli.Fotograflar için sana bir teşekkür yazalım o zaman :)
Hala deniyorum,orasını burasını kurcalayıp duruyorum.Çocuğuna alışveriş yapan yeni anneler gibiyim.Bütün blog sayfalarını dolanıp ben de bundan almalıyım giyerek gidip gadget kovalıyorum, allah sonumu hayretsinn!!

Hoş geldin bloguma ...